DÜŞÜNCELER KAYDEDİLEN BEYİN DALGALARINDAN ANLAŞILABİLECEK

ABD’li bilim insanları, beyin dalgalarını bilgisayara aktarabilen ‘iBrain’ adını verdikleri bir cihaz üzerinde çalışıyor. Başarılı olunması halinde, ünlü İngiliz fizikçi Stephen Hawking’in düşünceleri doğrudan beyin dalgalarından anlaşılabilecek...Devamı

27 Ocak 2012

Doğum Fenomeni

Görüntü yapımcısı Alexander Tsiaras, döllenmeden doğuma kadar geçen sürede, insan gelişimini gösteren "çok güçlü" bir medikal görseli (grafik görüntülerle) bizimle paylaşıyor. (Alttaki 2. video)
Bu videonun en etkili bölümlerinden birisini, ana videodan ayırarak ayrı bir bölüm haline getirdim, önceden izleyebilirsiniz. (1. Video. Burada, insanoğlu doğumu esnasında sanki, rahminden (uzay mekiğinden) dünyaya (uzayına) açılışı simgelemektedir...)
Selam ve sevgilerimle
Ferid Hakkı

1- Doğum Anı - The moment of Birth

 

2- Doğum Fenomeni - The phenomenon of Birth

 


Alexander Tsiaras: Döllenmeden Doğuma -- görsel

Yale Üniversitesi Tıp Fakültesinde Tıp Doçenti ve bilimsel vizüalizasyon şefi olarak kalmam için bir teklif almıştım. Ve işim NASA'nın astronotları derin uzay uçuşlarına hazırlarken sanal ameliyat gerçekleştirebilmesi için algoritmalar ve kodlar yazmaktı. Böylece robotik bölmelerinden çıkmaları gerekmeyecekti. Üzerine çalıştığımız şeyin en büyüleyici yanlarından biri, bizim yeni teknolojilerle tanışıyor ve onları kullanıyor olmamızdı, daha önce hiç görmediğimiz şeyler -- yani sadece hastalık tedavisinde değil, vücutla ilgili görmemizi sağladıkları şeyler de sizi hayretlere düşürürdü...


İlk defa kolajeni incelediğimiz anı hatırlıyorum. Ve tüm vücudunuz, herşey -- saçınız, cildiniz, kemikler, tırnaklarınız -- herşey kolajenden oluşuyor. O da ipliksi bir yapıya sahip ve kıvrılıp duruyor. Kolajenin yapısının değiştiği tek yer ise gözünüzün korneası. Gözünüzde, ağsı bir yapıya bürünüyor ve böylece, donuk olmanın tam aksine transparan hale geliyor. Öylesine mükemmel düzenli bir yapı ki, bu işte tanrının parmağının olmadığını söylemek zorlaşıyor. Vücuda ait böyle şeyleri tekrar tekrar görebiliyorduk.

Bir defasında, Ulusal Sağlık Kurumuyla beraber çok ilginç bir mikromanyetik rezonans görüntüleme makinesi üzerinde çalışan biri ile tanışma fırsatım oldu. Beraber yapacağımız şey yeni bir proje ile bu tür yeni teknolojileri kullanarak, fetüsün döllenmeden doğuma dek gelişim aşamalarını görüntülemekti. Ben algoritma kodlarını yazdım, o - Paul Lauterbur - da yazılımı kurdu. sonrasında MRI icadıyla Nobel Ödülünü de aldık. Veriler bende. Ve şimdi size bunun küçük bir örneğini göstereceğim, "Döllenmeden Doğuma."

{Video yazısı: "Döllenmeden Doğuma", Ovosit Sperm, Döllenen yumurta, 24. Saat: Bebeğin ilk bölünmesi. Döllenmiş yumurta birleşmeden bir kaç saat sonra bölünüyor... Ve her 12 - 15 saatte bir tekrar bölünüyor. İlk Embriyo Vitellüs kesesi hala bebeği besliyor. 25. Gün: Kalp gelişiyor. 32. Gün: Kollar ve eller gelişiyor. 36 Gün: Vertabranın gelişimi başlıyor. Bu haftalar fetüsün en hızlı geliştiği dönemdir. Eğer fetüs 9 aylık süreçte bu hızda gelişmeye devam etseydi doğumda 1,5 tona ulaşırdı. 45. Gün: Embriyonun kalbi anneninkinden iki kat hızlı atıyor. 51. Gün. 52. Gün: Retina, burun ve parmakların gelişimi. Fetüsün rahimdeki devamlı hareketi iskelet ve kas oluşumu için gerekli. 12. Hafta: Cinsel organın oluşumu -- kız ya da erkek olduğu henüz belli oluyor. 8. Ay Doğum: Dışarı çıkış anı, Doğum Anı.}

Alexander Tsiaras: Teşekkürler. Ama gördüğünüz gibi, bu veriler üstünde çalışmaya başladığınızda bunun nasıl muhteşem olduğunu görüyorsunuz. Görüntülememiz ilerledikçe, bu projede çalışmak, böylesine inanılmaz mekaniğe sahip o iki hücreye bakmak sizi büyüleyiveriyor. Ve bu çalışmaya devam ettikçe, vücudun küçük parçalarına bakıp anladık ki, blastositten gelen bu küçük trofoblast doku parçalarının kendisini uterusun kenarından içeri itmesi, ve "Kalmaya geldim." demesi bir mucize. Ve aniden östrojenle bir iletişim başlıyor ve progesteronlar "Kalmaya geldim, beni yaşat" diyerek inanılmaz trilinear bir fetüsü 44 gün içerisinde farkedilebilir hale getiriyorlar ve 9 haftada artık minik bir insan gibi oluyor. Bu bilgideki mucize: Nasıl oluyor da vücudumuzda tüm bunları yapabilecek bir biyolojik mekanizmayı yaşatıyoruz?

Size çok özel bir şey göstereceğim, Bu 25 haftalık bir insan kalbi. Sadece iki şerit. Ve bu kusursuz bir origami gibi hücreler gelişiyor, dört hafta boyunca saniyede bir milyon hücre ile, kendi kendine katlanıyor. Beş hafta içinde, ilk atriyum ve venrtikülü görebilirsiniz. Altı haftada, katlanmalar şimdi başlıyor. Kalbin içindeki papillayla tamamen gelişmiş bir kalbe ulaşana kadar her bir valfi kalbin içine doğru çekmeye devam edecek -- ve tam bir insan vücudu oluşana kadar. Her genetik yapının içindeki mekanizmadaki büyü her sinir hücresinin tam olarak nereye gideceğini söylüyor -- bu matematiksel modellerin karmaşıklığı ve tüm bunların nasıl yapıldığı insanın anlayabileceğinin ötesindedir.

Bir matematikçi olmama rağmen, bizi oluştururken bu yapıların nasıl kurulduğuna hiç hata yapmayışlarına büyülenerek bakıyorum. Bu bir gizem, bu bir büyü, ilahi birşey bu. Ve sonra yetişkin hayatlarına bakıyorsunuz. Şu kılcal damar gruplarına bir bakın. Çok küçük alt-alt yapılar, mikroskobik. Ama dokuz aylıkken, yeni doğduğunuzda, vücudunuzdaki damarlar 60.000 mil uzunluğuna ulaşıyor. Ve bunun sadece bir milini görebiliyorsunuz. 59.999 mil besin getiriyor ve atıkları taşıyor. Tüm bunların sadece bir sistem içinde oluşturulmasındaki karmaşıklık yine bizim algılarımızın ya da günümüz matematiğinin ötesinde.

Ve tüm bu talimatlar beyinden vücudun diğer bütün bölümlerine gidiyor -- şu kıvrımların karmaşıklığına bakın. Bir kıvrımın daha çok bilgi tutabileceği bilgisi nereden geliyor? Bu arada bebeğin beyin gelişimini izliyorsunuz -- ve bu da bizim şimdi yaptığımız şeylerden biri.
Bebeklerin doğumdan sonraki beyin gelişimlerini inceleyen iki yeni çalışma başlatıyoruz. Altı yaşına gelene kadar her altı ayda bir -- ve bunu aslında yaklaşık 250 çocukla yapacağız -- beyin kıvrımlarındaki girinti ve çıkıntıların nasıl oluştuğunu ve bu muhteşem gelişimin anılara ve biz biz yapan mucizeye nasıl dönüştüğünü izleyeceğiz.

Ve bu sadece varoluşumuz değil, nasıl oluyor da bir kadın vücudu kendi kendini yaratan genetik yapıyla başlayıp daha sonra aslında yürüyen mobil bir immünolojik ve kardiyovasküler sisteme dönüşerek bir çocuğu mucizeyle yetiştirip besleyebileceğini anlamasını sağlayacak bilgiye sahip oluyor? Ve bu yine bizim algılayabildiğimizİn ötesinde -- varolmanın büyüsü, yani biz.

Teşekkür ederim.

Çeviri: Diba Szamosi